Musul ve Kerkük'ün statüsünü belirleyen 1926 Ankara AntlaÅŸması Türkiye'ye 'bir ÅŸartla' askeri müdahale hakkı veriyor.
TÜRKÄ°YE'NÄ°N MUSUL'A ASKERÄ° MÜDAHALE HAKKI
Ortadaki tabloya bakıldığında Türkiye'nin Musul ve Kerkük'e müdahale etme hakkı doÄŸmuÅŸ görünüyor. Hukuki olarak ise bu müdahalenin temelini 1926 yılında yapılan Ankara AntlaÅŸması saÄŸlıyor.
Mısak-ı Milli sınırları içinde kalan Kerkük ve Musul, 1926 yılında yapılan Ankara AntlaÅŸması ile birlikte toprak bütünlüÄŸü saÄŸlanması ÅŸartıyla terk edilmiÅŸti.
Irak'ın toprak bütünlüÄŸü esas alınarak yapılan Ä°stanbul AnlaÅŸması'na göre, bugün bölünmüÅŸ yapısı ve bölgenin illegal örgütlerin kontrolüne geçmesi Türkiye'nin haklarını gündeme getirdi.
Buna göre, otorite boÅŸluÄŸundan kaynaklanan kaos ortamı, Türkiye'nin Kerkük ve Musul'a girebilmesi için uluslararası hukukta meÅŸru zemini hazırlıyor.
Yani Türkiye eÄŸer isterse, Kerkük ve Musul'daki haklarını gündeme getirerek bu iki ÅŸehri kontrol altına alabilir.
1926 ANKARA ANTLAÅžMASI - MUSUL'U NASIL KAYBETTÄ°K!
Musul Mondros AteÅŸkes AntlaÅŸması'nın imzalandığı sırada Osmanlı Devleti'ne baÄŸlıydı. Ä°ngiltere, Mondros AteÅŸkes AntlaÅŸması'nın 7. maddesine dayanarak, antlaÅŸmanın imzalanmasından birkaç gün sonra Musul'u iÅŸgal etti. Milli Mücadele'nin zor koÅŸulları içinde TBMM Hükümeti bu bölgeyle ilgilenemedi.
Türkiye, Lozan Konferansı'nda Musul ve Kerkük'ün Misak-ı Millî sınırları içerisinde yer aldığını söyleyerek Ä°ngiltere'den Musul'un kendisine bırakılmasını istedi. Ä°ngiltere, bu bölgenin Milletler Cemiyeti'ne götürülmesi kararlaÅŸtırıldı.
Musul sorununun çözümlenmesi için Ä°ngilizlerle ilk kez 1924 yılında Ä°stanbul'da Haliç Konferansı'nda görüÅŸmeler yapıldı. Bu görüÅŸmelerde Ä°ngilizler'in Musul Vilayeti'nin yanısıra Hakkari'yi de talep etmelerinden ötürü anlaÅŸmaya varılamadı.
Bunun üzerine, 1926 yılında Musul Sorunu Milletler Cemiyeti'ne götürüldü. Sorun burada da çözümlenemeyince Yüksek Adalet Divanı'na verildi. Burada da olumlu bir sonuç alınamadı. Nihayet, Ä°ngilizlerle Ankara'da bu konu üzerinde yapılan görüÅŸmeler bir anlaÅŸma ile sona erdi.
Sonuç olarak 5 Haziran 1926 tarihinde Ankara AntlaÅŸması imzalandı.
1926 ANKARA ANTLAÅžMASININ MADDELERÄ°
-Musul vilayeti Irak'a ait olacak.
-Türkiye ve Irak arasındaki ateÅŸkes hattını belirleyen Brüksel Hattı sınır olarak kabul edilecek.
-Irak Musul'dan elde ettiÄŸi petrol gelirinin %10'unu 25 yıllık bir süre için Türkiye'ye verecek.
-Türkiye bu parayı 4 yıl boyunca almış, kalan 21 yıllık hakkından ise 500.000 Sterlin'e Ä°ngiltere lehine vazgeçmiÅŸtir.
|
MUSUL VE KERKÜK MÄ°SAK-Ä° MÄ°LLÄ° SINIRLARINDAYDI
Musul ve Kerkük, Türkiye'nin kuruluÅŸunda Misak-i Milli sınırları içindeydi. Mustafa Kemal Atatürk Musul vilayeti ve Misak-i Milli sınırları tarifini 1923 yılında yaptığı konuÅŸmada ÅŸöyle vermiÅŸti;
-"Bu hudut Ä°skenderun körfezinin güneyinden, Antakya'dan, Halep ile Katma istasyonu arasında Carablus köprüsünün güneyinde Fırat nehrine ulaşır. Oradan Deyrizor'a iner, oradan doÄŸuya uzatılarak Musul, Kerkük ve Süleymaniye'yi içine alır."
TÜRKÄ°YE'NÄ°N Ä°ÇÄ°NDEKÄ° UHDE
Türkiye'de yıllardan beri var olan Kerkük hissiyatı, Kürtlerde de "Türk - Kürt federasyonunun" bir parçası olarak mevcut. Mustafa Kemal PaÅŸa, Misak-ı Milli sınırlarını tanımlarken "bu hudut ordumuz tarafından silahla müdafaa olunduÄŸu gibi aynı zamanda Türk ve Kürt unsurlarıyla meskun vatan parçasıdır" diye konuÅŸmuÅŸtu. Mustafa Kemal'in bu sözlerinden hareketle, Kerkük ve Musul hassasiyeti Türkler'de olduÄŸu gibi Kürtler'de de bulunuyor.