IŞİD milislerinin Musul'u ele geçirip BaÅŸkonsolosumuz Öztürk Yılmaz ile konsolosluk personelini kaçırmaları üzerinde Musul konusu ve Türkiye'nin Musul petrollerinde hakkı olduÄŸu iddiası yeniden gündeme geldi.
Tarihçi-Yazar Murat Bardakçı Haberturk'teki bugünkü köÅŸesinde Musul ile ilgili tüm gerçekleri yazdı.
Ä°ÅŸte, Musul meselesinin ve Musul petrolleri üzerinde artık bir hakkımızın bulunmamasının kısa öyküsü: Birinci Dünya Savaşı'ndan maÄŸlup olarak çıkan Türkiye, daha birçok toprağı ile beraber Musul'dan da çekilmek zorunda kaldı, birliklerimiz 15 Kasım 1918'de Musul'u terketti ve Irak, tamamen ingiliz hâkimiyeti altına girdi.
MUSUL NASIL ELDEN ÇIKTI
Musul, 28 Ocak 1920'de yayınlanan Misak-ı Milli metni yorumlandığında sınırlarımız içerisinde görülüyor ise de bu metin bir anlaÅŸma deÄŸil, sadece "temenni belgesi" idi ve uluslararası alanda hüküm ifade etmiyordu. 1932'de karara baÄŸlandı.Türkiye, Lozan görüÅŸmelerinde Musul'u elinde tutabilmek için büyük çaba gösterdi ama talebini Ä°ngiliz tarafına kabul ettiremedi ve Irak sınırı ile Musul konusu, konferans sonrasına bırakıldı. AnlaÅŸmazlık, Türk ve Ä°ngiliz heyetleri arasında 19 Mayıs 1924'te baÅŸlayan Haliç Konferansı'nda ele alındı, bir sonuç elde edilememesi üzerine 1925'te Milletler Cemiyeti'ne götürüldü ve Cemiyet 16 Aralık 1925'te Musul'un Ä°ngilizler'e bırakılması kararını verdi.
PETROLDEN 25 YIL SÜREYLE YÜZDE 10 PAY
Ankara'nın bu kararı tanımaması üzerine Türk ve Ä°ngiliz yetkililer yeniden biraraya geldiler ve 5 Haziran 1926'da Ankara'da bir anlaÅŸma imzaladılar. "Türkiye ile Ä°ngiltere ve Irak Arasında Türk-lrak Sınırı ve Ä°yi KomÅŸuluk Ä°liÅŸkileri AndlaÅŸması" isimli metinde Türk-lrak sınırı ayrıntıları ile belirleniyor ve anlaÅŸmanın 14. maddesi de Musul petrollerinden elde edilecek gelirin yüzde onunun 25 yıl süre ile Türkiye'ye ödenmesini öngörüyordu. Irak'ın 1932'de Ä°ngiltere'den bağımsızlığı kazanmasının ardından, 8 Aralık 1936'da Türkiye ile Irak arasında bir protokol imzalandı ve anlaÅŸmanın aynen devamına karar verildi.
MEÅžHUR 14. MADDE
Ankara AnlaÅŸması'nın Musul'un petrol gelirinden Türkiye'ye hisse verilmesi ile ilgili 14. maddesi, ÅŸöyle idi: "Her iki ülke arasında ortak çıkarlar alanını geniÅŸletmek amacıyla, Irak hükümeti iÅŸbu anlaÅŸmanın yürürlüÄŸe konulması gününden baÅŸlayarak 25 yıl süre ile, aÅŸağıda gösterilen gelirlerin yüzde 10'unu Türkiye'ye ödeyecektir: a) 14 Mart 1925 günlü çalık sözleÅŸmesinin 10. maddesi uyarınca "Turkish Petrolium" kumpanyasından, b) Yukarıda anılan ayrıcalık sözleÅŸmesinin 6. maddesi uyarınca petrol ihraç edebilecek olan ortaklıklardan ya da kiÅŸilerden, c) Sözkonusu ayrıcalık sözleÅŸmesinin 33. maddesi uyarınca kurulabilecek yan ortaklıklardan". Türkiye'de senelerden buyana "Musul'un bize ait olduÄŸu" yahut "Musul petrolleri üzerinde hakkımızın bulunduÄŸu" yolunda ortaya atılan iddiaların temeli, Ankara AnlaÅŸması'nın bu 14. maddesidir ve anlaÅŸma Türkiye'ye Musul petrolleri üzerinden daimî bir hak vermemekte, petrol gelirinin sadece yüzde onunun 25 sene boyunca Ankara'ya ödenmesi hükmünü getirmektedir.
CAHÄ°T KAYRA ANLATIYOR
Ama, anlaÅŸmanın bu hükmü tam olarak yerine getirilemedi ve uygulanmamasında Türkiye'nin de kabahati oldu: Ankara, ödemelerin zamanında yapılıp yapılmadığını kontrol etmemiÅŸti.Türkiye'nin Irak'tan o zamanki para ile 100 milyon liralık bir alacağının bulunduÄŸu, 1952'de bütçe öncesi gelir tahminleri yapıldığı sırada o senelerin genç bir maliyecisi olan Cahit Kayra tarafından farkedildi. Musul petrol gelirleri konusunda Türkiye'nin son görüÅŸmecisi olan, ilerki senelerin siyasetçisi, bakanı ve edebiyatçısı Cahit Kayra, 1995'in sonunda yayınladığı "1938 KuÅŸağı" isimli anılarında, BaÄŸdat'taki temaslarını ve yaÅŸanan tuhaflıkları ÅŸöyle anlatır: "Gelir tahminlerini hazırlarken birÅŸey keÅŸfettim. Bizim Irak petrollerinden aldığımız pay birden iki katına çıkmıştı. Ä°nceledik ve böylece ilk kez Irak petrollerinden aldığımız payı öÄŸrendik. ...Irak petrolleriyle ilgili dosyayı incelemek istedim. O zamanki genel müdür Namık Yolga, öyle bir dosya olmadığını söyledi. ...Elimizde sadece Resmi Gazete'de yayınlanmış bir protokol metni vardı. Resmi Gazete'nin o nüshasını çantama koyup BaÄŸdat'a gittim. O zamanki BaÄŸdat Büyükelçimiz Ä°smet Ä°nönü'nün sınıf arkadaşı, KurtuluÅŸ Savaşı'nın kahramanlarından ve daha sonra MAH örgütünü kuran Rahmi Apak'tı. BaÄŸdat'a vardığımızın haftasında Apak'la o zamanın kudretli baÅŸbakanı Nuri Said PaÅŸa'yı ziyarete gittik. Rahmi Apak, PaÅŸa'yla Harbiye'den arkadaÅŸtı. Senli benli konuÅŸuyorlardı.
PROTOKOL KAYBOLMUÅž
Iraklılar'ın bizden hem protokolü göstermelerini isteyeceklerini bekliyor, hem korkuyordum. Sonradan anlaşıldı ki, bizde Resmi Gazete'de yayınlanmış bir metin vardı ama onlarda o da yoktu. Biz 100 milyon lira istiyorduk. Nuri Said PaÅŸa '50 milyon ödeyelim. Sanayi Bakanı Nedim Paçacı'ya bu kadarını zorla kabul ettirebiÄ°dim. BaÅŸbakan olmama raÄŸmen daha fazlasına gücüm yetmez' dedi. Sonuçta 50 milyonu alıp dosyayı kapatmayı hükümetimize önerme kararı aldık. Ama Ankara 100 milyonu almakta kararlıydı. ...1958'de Irak'ta kanlı bir devrim patladı, biz de alacağımızdan tümüyle vazgeçtik, herkes rahat etti. Ä°ÅŸ böylece kapandıktan sonra DışiÅŸleri'nde 1932 protokolünün dosyaları bulundu ve arÅŸive kaldırıldı..." "Musul petrollerindeki Türk hissesi" efsanesinin aslı iÅŸte budur!